1 – 3 Yaş Arası Çocuğunuzla Keyifli Ebeveynlik İçin 5 Önemli İpucu
İngilizcede “toddler” yani “yürümeye başlamış çocuk” şeklinde anılan bu 1 – 3 yaş grubu, ebeveynler için son derece keyifli diğer taraftan da son derece yorucu ve stresli olabiliyor.
Bu yaş grubunun doğal gelişimlerinin bir parçası olarak en çok yapmayı sevdiği şeylerin başında keşfetmek, denemek ve dokunmak geliyor çünkü meraklı hallerinin zirvede olduğu dönemlerden biri bu.
Bu sebeple evlerimizi güvenli hale getirme çalışmalarımızın başladığı dönem de yine bu. Merdiven varsa önüne güvenlik kapısı, elektrik prizlerinin üstüne kapaklar takıyoruz. Sehpa gibi sivri köşeli alanları özel aparatlar takarak daha güvenli hale getirmeye çalışıyoruz.
Çocuklarımız, parmaklarını elektrik prizlerine sokmaya, elektronik eşyaların düğmelerine basmaya, çekmeceleri açıp boşaltmaya, herşeyi ağızlarına sokmaya, herşeyin üzerine tırmanmaya hayatı ve bununla beraber gelen sınırları keşfetmeye programlılar bu dönemde.
Dolayısıyla onların bunları aslında “yaramazlık” adına yapmadıklarını bilmek biz ebeveynlerin hem bu dönemde onlara karşı daha sabırlı olabilmek hem de onların bu gelişim ihtiyaçlarını destekleyici ortamlar yaratmak adına faydalı.
Çünkü bunu bilmediğimiz ve sadece “yaramazlık” yaptıklarını düşündüğümüz zaman farkında olmadan hem onların keşfetme ihtiyaçlarını gereğinden fazla sınırlıyoruz, hem de mesela dokunmamaları gereken eşyalar olduğunda ellerine vurarak veya bağırarak onları özgüvenlerini zedeleyici şekilde eğitmeye çalışıyoruz.
Halbuki bu yaş grubu çocuğun en temel ihtiyacı “otonomi duygusu”, diğer deyişle “bağımsız, özgürlük ve kendi hayatının kontrolünün bir nebze de olsa kendinde olduğu kontrol duygusu”.
Bu içgüdüsel olarak gelişimlerinin çok doğal bir parçası. Çünkü bu içgüdü ve duygu ihtiyacı olmazsa çocukluktan yetişkinliğe doğru geçişte gereken gelişim ve büyüme gerçekleşmez. Dolayısıyla bu aslında ebeveyn için zor olmakla beraber aynı zamanda “kutlanacak” bir durum çünkü çocuğun gelişiminin sağlıklı bir yolda olduğunun göstergelerinden biri.
Özellikle bu yaş aralığında çocuğun iç dünyasını yansıtan Jane Nelsen’ın kitabından çok güzel bir örnek paylaşmak istiyorum sizinle:
Harry F. Harlow’un maymunlar ve bebekleri ile yaptığı şöyle bir araştırma olmuş.
Çalışmada maymunlar bebeklerini alıp oyuncak dolu bir odaya gitmişler.
Bebek maymunlar önce annelerine sarılıp yapışmışlar ama aynı esnada gözleriyle de odadaki ilginç oyuncakları da incelemeye başlamışlar. Bir süre sonra bu bahsettiğim içgüdüsel keşif duygusu devreye girmiş ve annelerini bırakıp oyuncaklarla oynamaya başlamışlar.
Ama aralıklı olarak kısa süreliğine annelerinin yine kucağına gidip onlara sarılıp, ihtiyaçları olan güven duygusunu alıp sonra tekrar oyuncaklarla oynamaya dönmüşler.
Bu çalışma da gösteriyor ki, hem otonomi, kontrol, özgürlük duygusu, hem de aynı zamanda güvenlik duygusu eş derecede önemli.
Tabii bu “kontrol duygusunu” çok dikkatli tanımlamak lazım çünkü burada bahsettiğimiz kontrol çocuğun her istediğinin olacağı ve her türlü kararı onun vereceği anlamına gelen bir özgürlük değil.
Sağlıklı kontrol, yine ebeveynin çizdiği sınırlar dahilinde bu kontrol duygusunu çocuğun yaşına uygun ve pozitif bir şekilde hissetmesine yardımcı olacağımız tarzda bir yaklaşım.
Bana göre pekçok şeyde olduğu gibi yine burada da sihirli kelime “denge” çünkü çok kısıtlayıcı olup onların keşif, kontrol ve özgürlük duygusu ihtiyaçlarını kısıtladığımızda da veya tam tersi her istediklerini uygun olduğunu düşünmememize rağmen yaptığımızda bu denge bozulup çocuğun mutsuz, huzursuz olacağı bir ortam oluşuyor, bu da tüm ailenin huzurunu etkiliyor.
Bu denge varolduğunda çocuk hem otonomi, kontrol, özgürlük duygusunu hissediyor, ama hem sevgi ve ilgimizden, hem de çizdiğimiz sınırlardan gelen bir güvenlik ve sağlıklı bağlanma duygusu oluşuyor.
Elbette bu dengeyi koruyabilmek adına söylenecek çok şey var ama bu aşağıdaki 5 genel ipucunun başlangıç olarak çok faydasını göreceğinize inanıyorum:
1. Evi güvenli ve keşfe açık hale getirmek
Madem biliyoruz ki çocuğumuzun gelişiminin doğal ve sağlıklı bir parçası olarak keşfetmeye ihtiyacı var, o zaman ebeveynler olarak bu dönem için öncelikli işimiz evi çocuğumuz için hem güvenli, hem de keşfe uygun hale getirmek.
Güvenlikten kastettiğim sivri noktaların uygun malzemelerle kaplanması, elektrik prizlerine kapak takılması, gerekli dolap ve çekmecelerin güvenli hale getirilmesi, yetişebileceği noktalarda açık yerlerde ilaç veya küçük cisimlerin olmaması, ateş ve yüksek ısı olan yerleri erişemeyeceği şekilde güvenli hale getirmek gibi gibi.
Tabii makul temel bazı önlemleri aldıktan sonra ötesini de abartmamak lazım. Tabii ki düşecek veya biryerlere çarpacak, tabii ki canı acıyacak, bunlar normal olacak şeyler, onu geliştirecek şeyler, buradaki amacımız onu uç noktada kalıcı zararlar verebilecek tehlikelerden korumaya çalışmak, burada da anne ve baba olarak sizin kişisel sağduyunuz devreye giriyor.
Diğer bahsettiğim konu yani evi keşfe uygun hale getirmek de şu: Salonda veya evin uygun yerlerinde gidip serbestçe karıştırabileceği güvenli alanlar olması. Bu ona özel bir çekmece olabilir, salonda kutu içinde oyuncaklar veya çeşitli farklı malzemeler olabilir, burada sizin de yaratıcılığınız devreye giriyor.
Ne kadar güvenle keşfedebileceği ve oynayabileceği serbest ama güvenli alanı olursa, o kadar bu keşfetme ve kontrol içgüdüsünü tatmin eder, siz de çok daha az “hayır” demek ve onunla çatışmak zorunda kalırsınız.
Yinede ne kadar elimizden geldiğince güvenli ve keşfe uygun bir ortam yaratmaya çalışsak da, sonuçta burası bir ev, bunu ancak bir yere kadar yapabiliriz. Dolayısıyla güvenli bile olsa bazı şeylere yine de dokunmasını ve yapmasını istemememiz normal.
Mesela elektronik aletlere dokunmasını istemeyebilirsiniz. Elindeki boyalarla duvarları boyamasını istemeyebilirsiniz. Sizin için maddi veya manevi değeri olan bir aksesuar vardır onunla oynamasını istemeyebilirsiniz.
Bu yaşta çocuğun kendini kontrol duygusunun minimumda olduğunu düşünürsek, ona sürekli hayır diyerek, eline vurarak, kızarak, ceza vererek bazı şeylere dokunmamayı öğretmeye çalışmak hem verimsiz, hem yıpratıcı hem de çocuk için özgüven zedeleyici.
Bunun yerine ortamı mümkün olduğunca ayarlamak çok daha kolay ve inanın yaşı büyüdükçe, beynin ön korteks bölümü geliştikçe bu kendini kontrol duygusu artacak ve o noktadaki uyarılarınız daha etkili olacak, ama şu dönem bu konuda ısrarcı olmak gerçekten yaşlarının kaldırabileceğinin ötesinde bir beklenti olur.
Dokunmasını istemediğiniz çok özel birşey varsa mümkün olduğunca ortadan kaldırmaya çalışıp, onun erişebileceği alanları güvenle oynayabileceği ve keşfedebileceği objelerle doldurabilirsiniz.
Ama bu demek değil ki hiç sınır koymayacağız, elbette koyacağız, hem özgürlüğün hem de sınırların beraber varolması mümkün ve hatta gerekli.
Çünkü dediğim gibi evi ne kadar düzenlersek düzenleyelim dokunmaması gereken bazı şeyler de ortada kalıyor olacak, veya yapmasını uygun görmediğimiz şeyler olacak. Burada da devreye sağlıklı sınırlar giriyor.
Bu yaş grubunda sınır çizme, daha büyük yani 3-4 yaş üzeri gruba sınır çizme ile kısmen farklı. Yardımı olacağını umuyorum.
2. Ne yapmaması gerektiğine değil, yapmasını istediğimiz şeye odaklanmak
Mesela size vuruyorsa, elini yakalayıp, onunla da göz teması kurarak “yumuşak dokunuş” diyerek eliyle yüzünüzü okşamak. Keza başka birine veya bir hayvana vuruyorsa yine aynı şekilde elini tutup “yumuşak dokunuş” diyerek okşamaya teşvik etmek.
Ona vurmanın yanlış olduğunu öğretmek için biz onun eline vuruyorsak o zaman ona söylediğimiz ve bizim yaptığımız çelişiyor, ki zaten çocuk terbiyesi vurarak, can acıtarak olmaz, hakkımız da yok.
Bu tabii ki çok tekrar ve sabır isteyen bir yaklaşım ama pekçok tekrardan sonra artık ondan istenilen davranışı benimseme ihtimali yüksek.
3. Dikkatini dağıtmak ve başka şeye yönlendirmek
İşte mesela bu benim 3-4 yaşından büyük çocuklarda önerdiğim birşey değil çünkü o yaştan sonra yavaş yavaş artık kısmen duygularıyla başa çıkabilecek duruma gelmeye başlıyorlar ve istediği birşey olmadığında yaşadığı hayalkırıklığı duygusuna alışması ve bununla başa çıkmayı öğrenmesi önemli.
Ama 1-3 yaş grubunda tam olarak bunu beklemek pek gerçekçi değil dolayısıyla dikkatini dağıtmak etkili yaklaşımlardan biri.
Mesela dokunmaması gereken bir elektronik eşyaya gidiyor. Yine eline vurmak, kızmak yerine onu kucağınıza alıp oynamasının uygun olduğu başka bir ortama getirmek ve bu şekilde dikkatini başka şeylere yönlendirmek mümkün (oyuncak kutusu, onun için ayarladığınız çekmecesi vs).
Elbette tekrar tekrar deneyecektir bunu taa ki siz hiç duygusal tepki vermeden sadece fiziksel olarak onu alıp, dikkatini dağıtacak başka objelerin olduğu bir alana her seferinde getirdiğinizde belli bir tekrardan sonra bir noktada artık o sınır daha netleşmiş olacaktır.
Odanın diğer ucundan ona “yapma veya hayır” diye defalarca bağırmak yerine, eline vurmak yerine veya uzun uzun konuşarak ona mantıklı açıklamalarla ikna etmeye çalışmak yerine, onun yanına gidip göz teması kurarak, onu alıp oynamasına müsade olan bir alana ve objelerin yanına götürmek de belki bir süre tekrar tekrar yapacağınız birşey ama hem daha kalıcı bir etki yapacaktır hem de saygı çerçevesinde bir disiplin sağlıyor olacaksınız.
4. Çocuğa yaşına uygun sayıda ve içerikte seçimler sunmak
Bu otonomi yani kontrol duygusunu tatmin edebilmek için en güzel yollardan biri çocuğunuza yaşına uygun sayıda ve içerikte seçim şansı vermek. Yani genelde 2 seçenekten bahsediyoruz bu yaşlarda ve 2 seçiminin sonucu da size uygun olmalı.
“Seçimleri” hem disiplin aracı olarak, hem de genel olarak çocuğun kendini tanıması ve otonomi duygusunu geliştirmesi amacıyla kullanabilirsiniz.
Mesela günlük hayatta fırsatlar buldukça onun kendiyle ilgili bazı konularda fikrini sorabilirsiniz:
- Elma mı istersin, armut mu?
- Sarı oyuncak mı, mavi mi?
- Salıncak mı, kaydırak mı?
Ama mesela ana okulu seçimini ona bırakmak, evden dışarı çıkacaksanız ondan izin istemek veya tatilde nereye gideceğiniz gibi büyük kararlar çocuk için yaşının kaldırabileceğinden öte sorumluluklar, aşırı güç ve kontrol duygusu çocuklar için aslında huzursuzluk kaynağı ve kafa karışıklığı, güvensizlik.
Disiplin aracı olarak seçimler yine bu yaşta çok etkili.
Mesela, boyalarla mobilyaları boyamak istiyorsa, ona “mobilyalar boyanmak için değil, köpekli resim kitabını mı boyamak istersin, yoksa boş beyaz kağıdı mı?” gibi 2 basit ve sizin için uygun seçim vererek dikkatini yapamayacağı değil yapabileceği şeylere yönlendirebilirsiniz.
5. Kaliteli uyku uyumasını sağlayacak bir uyku düzeni kurmak
Kaliteli uyku her yaş için çok önemli ama özellikle artık hem ortalama 14 aylıktan itibaren tek uyku dönemine geçmiş olup hem de bu kadar keşif ve hareket halinde olan çocuk hem fiziksel hem de zihinsel ve duygusal olarak yoğun bir şekilde stimüle olduğu için özellikle önemli.
Çünkü verimli dinlenemeyen, uykusunu alamayan, gündüz ve gece uykusunu verimli uyumayan çocukların genel ruh halleri, uyumları ve sınırları kabul etmeleri daha zorlu olabiliyor.
Kapris, şımarıklık veya huysuzluk diye yorumladığımız pekçok davranışın altında aslında çocuğun yorgunluğu ve verimli uyku alamaması oluyor. Özellikle gece kesintisiz ortalama 11 saat uyku önemli.
Bu konuda desteğe ihtiyaç duyuyorsanız, 14-18 ay arası ve 1,5 – 3 yaş uyku arası çocukların uyku düzenleriyle ilgili yazılarımın yardımı olabilir.
Yine bu yaş dönemi ile ilgili 2 Yaş Dönemini Rahat Geçirmenin 10 Yolu yazım da size farklı ipuçları verebilir.
Sevgilerimle
Ahu